Haremdeki kölelerin görevleri

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
start: 01. decembre 2019, up-date: 01. decembre 2019
Haremdeki kölelerin görevleri


Ondokuzuncu yüzyıldaki gelişmeleri bir yana bırakıp, haremin en uzun barınağı olan Topkapı Sarayı'na dönüyoruz.

Çeşitli vesilelerle dışarıdan gelip gidenleri (öğretmenler, zanaatkârlar vbg.) bir kenara bırakırsak, sarayda devamlı kalanların sayısı beş ila altı bin arasında. Hepsi köle. Bunların üçte biri haremde görevli.

En azgın padişahın bile bu kadar kadına tecavüz etmeğe ömrü yetmeyeceğine göre, bu kadar insan haremde ne yapıyordu?

Beyaz ve siyah "Ağa"larla daha önce ilgilendik.

Tekrar kısaca bunların fonksiyonlarını görelim:

Hadımlar ve fonksiyonları

Harem halkını harem hizmetlileri ve sakinleri şeklinde iki grupta değerlendirmek mümkündür. En yetkili görevli aslında bir hadım ağası olan harem ağasıdır. Osmanlı sarayında ve hareminde istihdam edilen hadım ağalarının sayıları bazan çok artmış ve zaman zaman azaltılmasına çalışılmıştır. Hadım ağası reisleri arasında dereceler vardı; Rycaut bunu kızlar ağası, vâlide ağası, şehzadeler ağası, vâlide sultan haznedar ağası, kiler ağası, Büyük Oda ağası, Küçük Oda ağası şeklinde sıralamaktadır (Rycaut, s. 37). Harem ağasının başlıca görevleri haremi korumak, yeni câriyeler sağlamak, harem halkının terfileri, yerine gömre cezalandırılmalarıyla ilgili hususları padişaha arzetmek, sultanların evlenmesinde vekilliklerini yapmak, kendine bağlı personeli idare etmekti (Uluçay, Harem II, s. 120). Sultan Mehmed Reşad'ın 1909'da tahta çıktıktan sonra harem ağasına gönderdiği fermanda onun görevleri arasında, Harem-i Hümâyun'da bulunan kadınların kıyafetlerine dikkat etmek, âdâba aykırı giyinenleri uyarmak veya menetmek, saray kadınlarının dışarıya çıkmaları halinde yanlarında bir hadım ağası bulundurmak, akşam namazından sonra hadım ağalarını haremde tutmamak, akşamdan sonra olağan dışı bir durum meydana gelirse kızlar ağasını haberdar etmek, harem mensuplarının yakınları hariç bohçacı, işçi, satıcı vb. yabancı kadınların içeri girmesine izin vermemek gibi hususlar zikredilmektedir (Abdurrahman Şeref, I [1329], s. 465-475). Tanzimat sonrasında harem ağalarının yetki ve nüfuzları giderek azalmıştır. XIX. yüzyıl sonlarına ait Harem-i Hümâyun ağalarıyla ilgili bir istatistikte 218 hadım ağasının ismi, bunların giriş tarihleri, tahminî yaşları, kimin tarafından takdim edildikleri, hangi sarayda ve kimin hizmetinde oldukları ayrı ayrı belirtilmektedir.

Rycaut, s. 37; D'Ohsson, Tableau général, VII, 62-86
M. Çağatay Uluçay, Harem II, Ankara 1971
Abdurrahman Şeref, "Topkapı Saray-ı Hümâyunu", TOEM, I-II/5-12 (1329)

İnternet Kaynakları: İpşirli, 22. 07. 19, B63B/25

Kadınların fonksiyonları

Şimdi haremdeki kadınlara bir bakalım.

Haremin, üzerinde en çok konuşulan ve çeşitli sanat eserlerine konu teşkil eden mensuplarının başında câriyeler gelir. Câriyelik pek çok yönden yanlış değerlendirilmiştir. Hukuken kadın köle statüsünde olan câriyelerin esas kaynağı savaşlarda alınan esirlerdir. Ancak bir süre sonra bu kaynağın yetersiz kalması sebebiyle İstanbul gümrük eminine satın aldırmak suretiyle câriye temini yoluna gidilmiştir. Ayrıca çeşitli devlet ricâli tarafından saraya ve padişaha hediye edilenler de yekûn tutuyordu. Câriyelerin temini, seçimi, çelitli zamanlardaki sayıları, satın alınmaları, ücretleri konularında Topkapı Sarayı Arşivi'nde bol malzeme bulunmaktadır. Bu câriyeler müslüman âdâb ve erkânı üzere yetiştirilir, kendilerine okuma yazma, dinî bilgiler öğretilir, yeteneklerine göre mûsiki, biçki dikiş, nakış dersleri verilir, ayrıca sofra hizmetleri öğretilirdi; acemilik denilen bu ilk dönemden sonra ilerleme gösterenler kalfa, usta seviyelerine yükselirdi. Haremde yüzlerce câriye olmakla birlikte bunların büyük bir kısmı hizmetçi idi; padişah câriyelerin içinden sadece birkaç tanesiyle ilgilenir, diğerlerini ne bilir ne de görürdü. Harem hususunda yapılan araştırmalar, bu konudaki Osmanlı uygulamasının genel olarak İslâm hukukunun belirlediği sınırlar içinde cereyan ettiğini göstermektedir. Nitekim haremde hizmetçi statüsünde bulunan câriyelerin büyük çoğunluğu teşkil ettiği, eş statüsündeki câriyelerle padişahların onları âzat ettikten sonra veya etmeden nikâh akdi yaptıkları, evlendikleri hür hanımlarla bunlar arasında herhangi bir hukukî fark bulunmadığı ortaya çıkmıştır. AAkgündüz, s. 260-262).

Ahmed Akgündüz, İslâm Hukukunda Kölelik-Cariyelik Müessesesi ve Osmanlı'da Harem, İstanbul 1995.

İnternet Kaynakları: İpşirli, 22. 07. 19, B63B/25

Harem kadınlarında hiyerarşi

Cariye: Kadın köle. Çırak. Ömür boyu böyle kalabilir. Cariyelerin eğitiminde en önemli unsur "dayak"tır.

Kalfa: Henüz usta değil ama birşeyler öğrenmeye başlamış. Seks işçiliği hazırlıkları, nakış işlemek, Osmanlıca, sayı saymak...

Kalfaların üç kademesi var:
Küçük kalfa, Orta kalfa, Büyük kalfa.

Usta:

Harem teşkilâtında câriyelerin ulaşabileceği en yüksek mertebe ustalıktı. Güzel, zeki, kabiliyetli câriyeler derece derece yükselerek usta olurlar ve doğrudan padişahın hizmetinde bulunurlardı. Bunlar vâlide ve haseki sultanlardan sonra haremin en yetkili kadınları idiler. İçlerinde padişahın kendisinin seçtiği haznedar denilen nüfuzlu kadınların sayısı on beş yirmi civarındaydı. En yetkilileri ise haznedar usta idi. Bütün câriyeler ve kalfalar ondan emir alırlar, bazan vâlide sultan ve hasekiler dahi ondan fikir sorarlardı. Ustaların başlıca görevleri padişahın hizmetini görmekti ve yanına teklifsizce girebilirlerdi; maiyetindeki kalfalar da padişah dairesinin önünde nöbet tutarlardı. Haznedar ustalar haremdeki bütün hazinelerin anahtarlarını taşırlar, törenlerde yoğun görevler üstlenirlerdi. Bunlar bir anlamda padişahların sırdaşı olduklarından saltanat değişikliğinde yerlerini yeni padişahın güvendiği başka haznedar ustalara bırakırlardı. Topkapı Sarayı'ndaki Haznedar Usta Dairesi vâlide sultan dairesinin üst katında bulunurdu. Haznedar ustalardan başka çaşnigîr usta, çamaşırcı usta, ibrikdar usta, berber usta, kahveci usta, kilerci usta, kutucu usta, külhancı usta, vekil usta, saray ustası (kethüdâ kadın), kâtibe usta, hastalar ustası gibi değişik ustalar vardı (Uluçay, Harem II, s. 132-138). Ayrıca haremde hamilelik, doğum ve çocuk düşürme gibi olaylarla uğraşan ebeler, padişah kızlarıyla şehzadeleri emziren dâyeler (sütnine) ve bakımlarını üstlenen dadılar mevcuttu.

M. Çağatay Uluçay, Osmanlı Saraylarında Harem Hayatının İçyüzü, İstanbul 1959; a.mlf., Harem II, Ankara 1971; a.mlf., Padişahların Kadınları, tür.yer.

İnternet Kaynakları: İpşirli, 22. 07. 19, B63B/25

Kethuda kadın: Saray ustası. Yüksek idareci, kâhya.

TRKIMG20060
Kethuda Kadın

 

Kahya, aile reisi anlamına gelen Kethüda, Osmanlıda bir sarayın veya konağın harem işleri ile hizmetçilerini idare eden kişi anlamında kullanılmıştır. Cariye ve kalfaların en bilgili ve en yaşlısı ise Kethüda Kadın'dır. Haremin teşrifatçısıdır ve bütün törenleri yönetir. Kethüda Kadın kürk giyer ve elinde gümüş bir baston taşırdı. Mühr-i Hümayun (padişah mührü) taşıyan Kethüda Kadın kimi zaman Haznedar Usta (haremin iç işlerinden sorumlu kadın) anlamında da kullanılmıştır.

İnternet Kaynakları: İpşirli, 22. 07. 19, B63B/25

İkbal: Has odalık, Gözde.

Padişahın en az bir geceliğine tecavüz etmesi "şerefine" ulaşan cariye.

Haseki: Padişahın kendisine tecavüz etmesinden gebe kalan kadın köle.

Valide Sultan: Kendi doğurduğu oğlu padişah tahtına oturan kadın. Oğlu hükümdar olduğu sürece haremin en üst mevkiinde bulunuyor. Oğlu tahttan inince eski saraya gönderilip hapsediliyor.

Dilhayat Kalfa:

(ca. 1710- 1780)
Harem denilen hapishaneye yüzyıllar boyunca onbinlerce kadının kapatıldığını düşünürsek, bu kadınlar arasında olağanüstü yetenek ve zekaya sahib olanların varlığı bizi şaşırtmaz.

En azından belirli dönemlerde böyle kadınlar, hatta saray dışından hocalar getirilerek, yüksek bir eğitime ulaşmışlardır.

Ben aynı zamanda müzik tarihçisiyim.

Osmanlı sarayının müzik tarihinde Dilhayat Kalfa hem bestekar, hem tanburi, hem de müzik teoricisi olarak önemli bir yer tutar.

Kalfa diye anıldığına göre sarayda ayrıca idari bir görevi vardır. Asıl konumuzdan daha çok uzaklaşmamıza neden olacağından bu saygıdeğer kadına bu kitapta daha çok yer ayıramayacağım.

Unutulmasın ki, Dilhayat Kalfa ve benzerleri istisnadır. Harem kadınlar üniversitesi değil, köle kadınların zorla çalıştırıldığı insanlık düşmanı bir kurumdur.

 

Bundan sonraki yazımızda "Kadınlar Saltanatı" konusunu inceleyeceğiz.
FORUM
Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam