"Padişahların Mamaları" bölümünün sonuçları

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
start: 14. decembre 2019, up-date: 14. decembre 2019
"Padişahların Mamaları" bölümünün sonuçları

 

Harem

Harem, Osmanlı Devleti'nin tam da merkezinde, devlet eliyle kurulan, devlet yaşadıkça yaşatılan ve korunan, dünyanın gelmiş geçmiş en derin çirkef kuyusunun adıdır.

Osmanlı Devleti'nin var olduğu sürede, hatta Vatikan dahil, çeşitli Avrupa saraylarında da, ne halkın ne de kilisenin ahlak kurallarına uymayan seksüel pratikler uygulanmıştır.

Ancak Osmanlı Sarayı'nda, diğer saraylardan farklı olarak, hür insanlarla ilişki kurulmamış, erkek, kadın yahut çocuk, kölelere tecavüz edilmiştir.

Ayrıca bu köleler yalnız seks işçisi olarak zorla çalıştırılmamış, aynı zamanda ömür boyu hapsedilmişlerdir.

Hiçbir Avrupa sarayında, binlerce insanın ömür boyu hapsedildiği insanlık düşmanı bir toplama kampı, yüzyıllar boyunca bir devlet kurumu olarak sürdürülmemiştir.

Harem denilen kurumda bir seks işçileri ordusu ve bir de hizmetçiler ordusu çalıştıtılmıştır. Bir askeri ordu da bu kurumu korumuştur. Ve bu her üç ordunun bütün mensupları köledir. Hiçbir hakları olmayan bu kölelerin, can güvenliği bile yoktur.

Resmi olarak haremin görevi, Osmanlı Hanedanı'na şehzade üretmektir. Pratikte ama, hareme giriş kartını elde eden her padişah, bu kurumdaki köleleri kendi cinsel zevklerinin tatmini için kullanmıştır. Dolayısıyla şehzadeler, padişahların harem kullanımının yan ürünleridir.

Mamaların geldikleri yerler

Potansiyel olarak Padişah anası (=Valide Sultan) adayı olan harem kadınları, her şeyden önce köle ticareti yoluyla, aşağı yukarı eski dünyanın her yerinden geliyor. Orta ve Doğu Avrupa, Kafkaslar, Balkanlar...

Fakat içlerinde Orta- ve Uzak-Asya'dan gelen yoktur. Her halde çekik gözlü Asyalı'lar güzel sayılmıyordu.

Harem Ağaları Afrika'dan gelirken, harem kadınları içinde siyah Afrikalı yok. Hatta siyah Afrikalı hadımların özellikle çok çirkin bulunanlarının haremde görevlendirildiğini biliyoruz.

Hatta kadınların ömürlerini geçirdikleri harem hapishanesi öyle yapılmış ki, direkt güneş ışığı görmüyorlar. Yani derilerinin beyaz olması güzellik alameti sayılıyor.

Müslümanları köle etmek günah olduğundan, haremde Müslüman halklardan gelen kadın da yok.

Saraya olan nüfuzları gittikçe azalan Turkman aşiretlerinin sarayla ilgisi en geç Mehmed II. den itibaren tamamen kesiliyor. Bundan sonra Tirk (çoğul Etrak) saraya değil, sarayın yakınına bile sokulmuyor.

Haremdeki kadınları (dolayısıyla padişahların anaları) içinde kesinlikle Tirk yok.

Bunun iki sebebi var:

Birincisi Mehmed II. ye kadar Osmanlı'n?n başına bela olan Etrak'ın bir Valide Sultan vesilesiyle saltanat üzerinde hak talep etmesi istenmiyor.

İkincisi, Osmanlı Sarayı'nda Etrak, aptal, cahil ve aşağılık bir kavim olarak görülüyor.

İslam'a gçre müslüman kadınların köle edilmesi günah olduğundan, bütün sultanların "karı"ları, dolayısıyla bütün padişahların anaları, hristiyan yahut yahudi kölelerdir.

Osmanlılar'ın baş düşmanı olan kızılbaşlar, Osmanlı Sultanlarına "kuloğlu" derlerdi. Bunun sebebi analarının köle olmasıdır.

Osmanlı Hanedanı için kadınlara tecavüz yalnız mübah değil, aynı zamanda gelenektir. Osmanlı Padişahlarının anaları, kendilerine tecavüz edilen gayr-i muslim kölelerdir.

Türk ve Müslüman Kösem Sultan (!)

Daha önce Osmanlı padişahlarının "Türk" olduğunu iddia ettiğini gördüğümüzz Ortaylı, çeşitli canbazlıklarla analarını da "Türk" ve "Müslüman" yapmağa çalışıyor.
Kösem Sultan hakkında şunları söylüyor:

Asıl olan bu gelen zeki ve güzel kızın Harem'de alacağı eğitim, Müslümanlığı benimsemesi ve Türk dilini kullanmasıdır.

İnternet Kaynakları: Ortaylı, 01. 12. 19, B71B/21

Haremde alacağı eğitim? Çocukluğunu ve gençliğini hristiyan kültürü içinde yaşayarak geçirmiş bir insanı, dayakla Mohammed'e inandırmak mümkün müdür?

Harem'e düşmüş bir köle kadının müslümanlığa dönmüş gibi davranmaktan başka seçeneği var mıdır?

Ortaylı "Türk dili" ile neyi kastediyor? Saraydaki bütün devşirmelerin konuştuğu dili mi? Kösem Sultan zamanında henüz ismi bile olmayan bu dil daha sonra "Lisan-i Osmani" adını alacaktır.

Herhalde Ortaylı, Hagopyan/Atatürk'ün icad ettiği "TC- Türkçesi"ni kasdetmiyor?

Sonuç

Osmanlı Hanedanı'nın varlığını belgeleyebildiğimiz ilk üyesi, ne idüğünü bilmediğimiz bir Rumeli garibi olan katil ve soyguncu Osman yahut Uthman'dır.

Osman ile başlayarak bütün Osmanlı Sultanları bir takım kadınlara tecavüz etmiş, bunlardan doğan oğullardan biri tahta çıkıp kardeşlerini katletmiş, daha sonra o da birtakım köle kadınlara tecavüz etmiş ve böylece bu Hanedan yedi yüzyıl devam etmiştir.

Osmanlı padişahlarının biri diğerine benzemez. Kimi kara, kimi sarı, kimi kızıl sakallıdır. Gözleri, insanlar için mümkün olan her renktedir.

Osmanlı padişahlarının bir ideoloji olarak "Türk ırkı" ve "Türk milleti" gibi politik dolandırıcılıklara ilgi göstermediğini bu serinin daha sonraki kitaplarında göreceğiz.

Geriye, TC tarihçilerinin keyiflerine göre başlangıcını 2.000 ila 10.000 yıl öncesine, hatta Adem ve Nuh'a dayandırdıkları, tarihte hiçbir zaman varolmamış "Türk Irkı" kalıyor.

Yani "Oğuzların Kayı Boyu" palavrası.

 

 

Bu araştırma ile İlber Ortaylı, Yusuf Hallaçoğlu, Ahmet Şimşirgil... vbg. sayısız TC-tasmalı sözde tarihçilerin iddialarını yeteri kadar sağlam belgelerle çürütmenin mutluluğu içindeyim:

 

OSMANLI PADİŞAHLARI TÜRK DEĞİLDİR. OĞUZLARIN KAYI BOYUNDAN DEĞİL, KENDİLERİNE TECAVÜZ EDİLEN AVRUPALI GAYRİ MUSLİM KADINLARIN NESLİNDEN GELİRLER.
FORUM
Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam