Ertuğrul Gazi duduk çalar mıydı?

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
 
start: 22 decembre 2018, up-date: 22 decembre 2018
Ertuğrul Gazi duduk çalar mıydı?

 

Süleyman Şah'ın cesedini Halep yakınlarında kurda kuşa bıraktıktan sonra, Osmanlı Hanedanı zincirindeki ikinci halkayı arıyoruz:
"Ertugrul Gazi".

Wikipedia'dan başlıyoruz. Hacivat hikayelerinin okuyucuyu sıkmağa başladığını düşünerek, bu sefer Almanca'dan çevirme zahmetine katlanıyorum.

Ertuğrul Gazi -türkçe (burada arab harfleri ile yazılmış "Ardgrl", MGS) Ertogril-, Ertugrul; türkçe "erkek"/ için er ve "bir avcı kuş"/ için tugrul; (1198 Ahlat; 1281 yahut 1282 Söğüt) bir oghus aşiret reisi ve Osmanlı Hanedanını kuran ve Osmanlı Imparatorluğuna ismini veren I. Osman'ın babasıydı.

(Ç: MGS) İnternet Kaynakları: Wikipedia, 18.12.2018, B5914B/23

Seçimi doğru yaptık. Almanca yazan arkadaş yazdığı konuyu araştırmış.

Kaynaklar:
Kendi zamanında Ertuğrul'dan bahseden islam yahut bizans kaynakları yok. Çağdaş kaynak Pachymeres, aynı şekilde daha sonraki kaynaklar Kantakuzenos yahut İbn Battuta Ertuğrul'dan bahsetmiyorlar. En eski anmanın 14. Yüzyıl sonunda Bayazid I.'in Tamerlan'a yazdığı bir mektupta olduğu kanıtlanmış olarak geçerli.
V. L. Ménage: Artikel Ertoghrul. İn: Encyclopaedia of Islam.

(Ç: MGS) İnternet Kaynakları: Wikipedia, 18.12.2018, B5914B/23

Daha sonraki yüzyıllarda Osmanlı Hanedanı hakkında hangi masalların yazıldığını ayrı bir yazıda inceleyeceğiz.

Wikipedia'ya devam:

Ama eski kaynaklar da bulundu. Bir taraftan Osman'ın (ölümü 1324) zamanından bir metal para var ki bunda hem Ertuğrul, hem de babası Gündüz Alp yazılı.
Fahamettin Başar: Ertuğrul Gazi. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Bd.11, Istanbul 1995, S. 314 f.

(Ç: MGS) İnternet Kaynakları: Wikipedia, 18.12.2018, B5914B/23

Bu kaynağı görelim.

Nitekim ele geçen Osman Bey'e ait bir sikkede "Osman b. Ertuğrul b. Gündüz Alp" ibaresinin bulunması...
İbrahim Artuk, "Osmanlı Beyliğinin Kurucusu Osman Gazi'ye Ait Sikke",
Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi: 1071 -1920, Ankara 1980, s. 28 - 29

İnternet Kaynakları, Başar, 17.12.2018, B5914B/20

Başar'ın yazısı sikke konusundaki merakımızı tatmin etmiyor. Fakat o da bir kaynak gösteriyor. Bu kaynağı ilerdeki "ipuçları" bölümüne alıyorum.

Wikipedia'ya devam:

Diğer taraftan Söğüt'de vakf edilmiş bir çiftlik hakkında bir katastro defterinde Ertuğrul'a dair bir not var (burada arab harfleriyle: Ardgrl canı içun: MGS), Ertuğrul'un ruhu için. Bu katastro defterindeki kayıt bugün Ertuğrul'un en eski anılışı olarak geçerli.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Bd. 33, Istanbul 2007, S. 443-453, burada: S. 444

(Ç: MGS) İnternet Kaynakları: Wikipedia, 18.12.2018, B5914B/23

Burada verilen kaynak İnalcık'ın İslam Ansiklopedisi'ndeki yazısı. Wikipedia'daki her iki kaynak İnalcık'ın Bibliyografya'sında var. Bu kaynaklara ulaşma imkânım olmadığından ilerdeki "ipuçları" bölümüne alıyorum.

Wikipedia'ya devam:

Ertuğrul'a ait bilgiler Osmanlı Hanedanı'nın kroniklerinde bulunuyor. Bunlar 15. yüzyıla ait. İlk kronikler tafsilatlı olarak masal (=legende) halinde.

(Ç: MGS) İnternet Kaynakları: Wikipedia, 18.12.2018, B5914B/23

Bundan sonra anlatılan masalı çok daha detaylı olarak bütün Osmanlı tarihçilerinde bulacağımızdan buna dair ayrı bir yazı yazacağım. Bu tarihçilerin aralarındaki tek fark, bir kısmının, bu bilgileri kanıtlayan belge olmadığını belirtmesi.

T.C. vatandaşı olmayan tarihçilerden devam edelim.

Josef Matuz (1925-1992), Almanya'da Freiburg Üniversitesi'nde Profesör ve tanınmış bir Osmanlı tarihçisi idi.

Anadolu Selcukları Imparatorluğu (=Reich)nun parçalanmasından doğan küçük Türkmen beyliklerden biri, Osmanlı Emirliği idi. Bu duodezbeyliğin (=gülünecek büyüklükteki devlet, cüce-devlet, MGS) baslangıcına dair kanıtlanmış bilgiler yok denecek miktarda. Bu küçük devletin doğuşunu yaşayan ve bundan bahseden çağdaş şahitlerin anlatılarını tanımıyoruz. Böyle anlatıların olmamasının sebebi, Osmanlıların gücü ve itibarının, haklarında bir kelime yazmağa deymeğecek kadar alçak olmasıdır.
Ancak sonradan, Osmanlı evi belli bir güce ulaştıktan sonra, saray tarihçileri efendileri ve ekmek kapılarının başlangıcını kurgulamağa başladılar. Çeşitli anlatımlar birbiriyle uyuşmuyor, sık olarak birbiriyle çelişiyor.
(...)
Bu tasvirlerden az çok mümkün görünenini burada takib ediyoruz:
Buna göre Osmanlılar Oghus aşireti Kayı'ya aitler. Bu aşiretin bir üyesi, belirli bir Süleyman Şah (...)

(Ç: MGS) Josef Matuz, 1996,B5815B, S.27

Bu masalı daha önce de dinlediğimizden burada kesiyoruz. Aynı kitaba devam:
Süleyman'ın dört oğlundan biri, Ertoğrul (ölümü 1281?), kendisini takib eden bir grupla Erzurum'un doğusunda bir bölgeye geldi ve burada uzun bir zaman göçebe hayvancılıkla ugraşıldı.

(Ç: MGS) Josef Matuz, 1996,B5815B, S.28

(...)
Ertoğrul baslangıçtaki sosyal mevkiinden yukarı çıkamadı: Sosyal ve etnik olarak tek yapıya sahip, hala Kayı ismini taşıyan küçük bir çoban aşiretinin reisi idi.
(...)
Ertoğrul her türlü dini fanatizmden uzak, barışsever bir aşiret reisi olmalı. Komşu hristiyanlara hoşgörüsü o kadar ileri gidiyormuş ki, onları kendi dindaşları olan Germiyan yahut Tatar Türkmenlerine karşı korumuş.

(Ç: MGS) Josef Matuz, 1996,B5815B, S.29

Ertuğrul, bir "Gazi"! Bu "marangoz" yahut "duvarcı" gibi bir meslek ismi: Onüçüncü yüzyılda Turkman'larda "gazi" unvanını almak için profesyonel katil ve soyguncu olmak lazım. Buradaki Ertoğrul, gazi değil, çoban. Kaval yahut duduk çalar mıydı, onu da bilmiyoruz.

Feroz Ahmad, Massachusetts, Boston'da Tarih Profesörü. Bakalım o ne diyor:

Osmanlılar Selcuklara sadakatle boyun eğen bir aşiretden geliyor. Bunlar (selcuklar, MGS) onların (Turkmanlar, MGS) önderi Ertuğrul'u Ankara civarında topraklarla ödüllendirdi, bunlar (bu toprakları, MGS) bugünkü Eskişehir yakınındaki Söğüt'e kadar genişletti. Rivayetlere göre Ertuğrul 1288 yılında doksan yaşında öldü...

(Ç: MGS) Ahmad, 2005, A231B, S. 19

Klaus Kreiser Bamberg Üniversitesi'nde "Türk dili, tarihi ve kültürü" profesörü.

Görünüşe göre sabittir ki (Ertoğrul, MGS), her ne kadar bölgedeki Germiyan egemenliğinden sıkıntı duyuyorsa da, siyasi amaçlar gütmüyordu. Daha sonraki Osmanlı kroniklerinde iki gelenek yolu var. Bir rivayete göre Ertoğrul, Konya'lı Selcuk Alâeddîn'e Eskişehir (Sultanöyüğü)'e kadar refakat ediyor ve burada Söğüd'ü fethediyor. (Diğerleri yanında Aşık Paşazade yoluyla çok tanınan) diğer rivayete göre Alâeddîn Ertoğrul'a Söğüd'ü kış otlağı olarak gösteriyor. Burada 687 H./1288 yılında ölüyor.

(Ç: MGS) Kreiser, 2001, A2421B, S.7

T.C. dışında yeteri kadar araştırdığımızı düşünerek, şimdi de T.C.'li tarihçilere bakalım.
Fahamettin Başar'dan yukarıda bir kaynakda bahsettik. Şimdi onun İslam Ansiklopedisindeki yazısını görelim.

Ertugrul Gazi (ö. 680/1281-82)
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in babası. Kimliği ve hayatı hakkında bilinenler, birçoğu geç dönemlerde kaleme alınmış eserlere dayanır. Kendisiyle çagdaş olan Bizans tarihçisi Georgios Pachymeres ile XIV. yüzyıl Bizans tarihçilerinden loannes Kantakuzenos ve Nikephoras Gregoras'ın eserlerinde Ertuğrul Gazi'nin ismine rastlanmaz. Yine eserlerini XIV. yüzyıl ortalarında yazmış olan Ibn Fazlullah el-Ömerî ile Ibn Battüta gibi İslam tarihçileri de Osman Bey'den bahsettikleri halde Ertuğrul Gazi hakkında hiçbir bilgi vermezler. Ona dair bilgiler, XV. yüzyıl başında yazılmaya başlanan ilk Osmanlı kroniklerinde yer alır. Bu kaynakların birçoğunda Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in babasının adının Ertuğrul olduğu ve Oğuzlar'ın Kayı boyuna mensup bulunduğu belirtilmektedir. Ertuğrul Gazi'nin nesebi, kuruluştan 100-150 yıl sonra yazılmış söz konusu kaynaklarda değişik şekillerde Oğuz Han'a ve hatta oradan Nûh peygambere kadar götürülür. Osmanlı Devleti'nin ilk yilları hakkında hemen hepsi menkibevî bilgilere boğulmuş olan bu kaynaklarda Ertuğrul Gazi'nin babasının adı iki ayrı şekilde belirtilmiştir. İlk Osmanlı tarihçilerinden Ahmedî, Enverî ve Karamanî Mehmed Paşa babasının Gündüz Alp olduğunu yazarlarken Oruç b. Adil, Aşıkpaşazade ve Nesî gibi tarihçiler onun adını Süleyman Şah olarak kaydetmişlerdir. Bu ikinci kaynak grubunda verilen bilgilerin doğru olmadığı bugün kesinleşmiş gibidir. Nitekim ele geçen Osman Bey'e ait bir sikkede "Osman b. Ertugrul b. Gündüz Alp" ibaresinin bulunması bu fikri daha da güçlendirmiştir.

Tarihi an'aneye göre hükümdar çıkaran beş Oğuz boyundan biri olan Kayılar'a mensup Ertuğrul Gazi'nin ataları, Anadolu'nun ilk fethi sırasında Sultan Tuğrul Bey ve Alparslan'ın emirlerinin maiyetinde olarak önce Ahlat bölgesine gelmişler ve buradan Anadolu'ya yapılan gaza ve fütuhat hareketlerine katılmışlar.

İnternet Kaynakları: Başar, 17.12.2018, Ertuğrul Gazi, B5914B/20

"Tarihi an'ane"nin halk dilindeki karsılığı "palavra"dır. Alıntıyı burada kesiyoruz.

Bakalım Türk Tarih Kurumu ne diyor:

Ertuğrul Bey ve nesebi
Kayıların Söğüt ve Domaniç havalisine geldikleri sırada reisleri bulunan Ertuğrul Bey'in nesebi kat'i şekilde tespit edilememektedir. Kayıların Anadolu'ya geliş zamanları gibi, kimler idaresinde geldikleri de iyice bilinmemektedir. Zira, elimizde Osmanlı beyliğini kuran şahısları ilk yıllardan itibaren tanıtan vekayinameler tam değildir. Osmanlı tarihlerinin hemen hepsinin birbirinden ufak farklarla anlattıkları Süleyman Şah hâdisesi belirli bir kaynağa istinad etmemektedir. Onun için, Ertuğrul Bey'in babasından başlayarak nesebini şüpheye meydan vermeyecek tarzda tespit edebilmemiz, ancak yeni bulunacak vesikalara ve yapılacak ilmî tetkiklerin neticesine bağlıdır.
Ertuğrul ve Osman Bey zamanında yaşamış olan Rum müverrihleri ile Selçuklu vaka'nüvislerinin eserlerinde Ertuğrul Beyden hiç bahis yoktur. Kendisinden bahis olmadığı için tabii nesebinden de bahis olmayacaktır. Ertuğrul Bey'den bahseden eserler, onun ölümünden en az yüz sene sonra kaleme alınmışlardır. Ertuğrul'un ismine ilk defa Yıldırım Bayezid'in gazalarına iştirak etmiş olan Şemseddin Muhammedül Cezerî'nin Tarihül İslâm adlı kitabında rastlanır. Burada, Osman Bey'in Bilecik fethi anlatılırken babasının adı Erdukrul şeklinde kaydedilip geçilir. Ertuğrul Bey'in nesebini tesbite delil ve medar olabilecek en eski kayıtlara, on dördüncü asrın sonları ile on beşinci asrın başında yaşamış olan Şair Ahmedî'nin îskendernamesinde ve yine on beşinci asrın ilk yarısında yaşamış bulunan Yazıcızade Ali'nin Âl-i Selçuk tarihinde rastlanır. Yazıcızade bu eserinde Birinci Alâeddin Keykubat'tan bahsederken "Rum ucunu Kayı'dan Ertuğrul'a ve Gündüzalp ve Gökalp'e ısmarladı" demektedir. Bu ifadeden Gündüzalp'in, Ertuğrul'un babası olduğu neticesini çıkaranlar olduğu gibi, Ertuğrul'a nisbeti olmayan baska bir uc beyi olabileceğini tahmin edenler de vardır.

İnternet Kaynakları: Başar, 17.12.2018, B5914B/20

Halil İnalcık ciddi bir tarihçi. Zaman zaman resmi tarihi eleştirmekten çekinmiyor. Yalniz T.C. Üniversitelerinde ders vermiyor, 1986'da Chicago Üniversitesi'nde "Osmanlı Tarihi" kürsüsünü kuruyor.
Şimdi İnalcık'ın İslam Ansiklopedisi'ndeki yazısına bakalım:

Ailenin menşei ve şeceresi kaynaklarda farklı şekillerde kayıtlıdır. Osman'ın babası Ertuğrul'a bağlı aşiretin Sultanöyüğü (Sultanönü) -Eskişehir bölgesinde sınır (uç) hattının en ileri kesiminde Söğüt'e nasıl ve ne zaman geldiği hakkındaki rivayet belirsizdir ve yanlış hatıralar içerir. XV. yüzyıl Osmanlı kaynaklarından Neşrî'deki bir kayıtta Ertuğrul'un...

İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12.2018,B5914B/21

15.yüzyıldaki kaynakların ne olduklarını ayrı bir bahiste incelemeğe söz verdim. Devam edelim:

Osman'ın ve babası Ertuğrul'un mensup bulunduğu boyun hangisi olduğu konusu tartışmalıdır.
(---)

Osman'ın aşireti hakkında kroniklere aktarılan bilgiler ve uydurma jenealojiler hiçbir tarihi esasa dayanmaz. Kroniklerde genel giriş kısmında efsaneleşmiş birtakım belirsiz iddia ve gelenekler içerdikleri tarihi bilgileri ayırt ederek kullanılmalıdır. Paul Wittek, Osmanlı hanedanının Kayı aşiretiyle ilgisi olmadığı tezini savunur; Osman'ı Oğuz Han'a bağlayan soy kütüğünün hanedan siyaseti etkisiyle ll. Murad döneminde ortaya çıktığını vurgular. 1380'1erde küçümseme amacıyla Kadı Burhaneddin, Osman'ın bir kayıkçı oğlu (Kayig boyu kelimesinden) olduğunu söylemiştir. Timur, Yıldırım Bayezid'e bir mektubunda Osmanlı sultanına bir kayıkçı Türkmen soyundan geldiği gerekçesiyle hakaret etmek istemiştir.

İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12.2018,B5914B/21

Yine İslam Ansiklopedisinde diğer bir yazıda M. Baha Tanman, Ertuğrul Gazi'nin "Karakeçili" aşiretinden geldiğini iddia ediyor:

ll. Abdülhamid'in, Ertuğrul Gazi'nin mensup oldugu Karakeçili aşiretinden muhafız alayları tertip etmesi gibi Söğüt'te gerçekleştirdiği bu tamirat ve inşaat faaliyetleri de hanedanın Anadolu'daki kökleriyle olan bağlantısını canlandırma arzusuna yöneliktir. Karakeçililer'in Ertuğrul Gazi'nin hatırasına duydukları bağlılık günümüzde de sürmekte ve eskiden beri her yıl eylül ayının sonlarında yapılan Ertuğrul Gazi ihtifali gittikçe resmî bir nitelik kazanarak daha coşkulu bir hal almaktadır. Aşiret mensupları, ihtifal sırasında Söğüt'ün doğusunda bulunan "Dua Yeri" adındaki yüksek düzlükte toplandıktan sonra geleneksel kıyafetleri içinde ellerindeki sancaklarla kasabaya girmekte ve at üzerinde türbeyi üç defa tavaf etmektedirler. Arkasından kurbanlar kesilmekte ve bunların etleriyle hazırlanan pilav topluca yenildikten sonra Kur'an ve mevlid okunup cirit gibi millî oyunlar sergilenmektedir.

İnternet Kaynakları: Tanman, 18.12. 2018, B5914B/22

İnternette çok sayıda "Ertuğrul Gazi" var. Ne kadar milliyetçi bir Türk'dü, hayatı, kâfire karşı zaferleri, kaç vakit namaz kılardı, fakirlere hangi yemekleri verirdi, en sevdiği yemeklerin tarifi, yüzü ve vücudu ne kadar güzeldi... Hatta star Ertugrul'un internetteki Türk ve İslam sayfalarında bol miktarda "selfie"leri var.

Bu kadar emek ve araştırmadan sonra şu ana kadar, Ertuğrul yahut benzer isimde birinin yaşadığını kanıtlayan bir belge bulamadım.

Arastırmalarım sırasında bazı zayıf ipuçları buldum ki, eğer Ertuğrul yahut benzer isimli birisi gerçekten yaşamışsa, belgelenmesine yardımcı olabilir. Ben bu ipuçlarını daha fazla takip etmek istemiyorum. Birincisi, sakat olduğum için evimden çıkamıyorum ve T.C.'ye gitme imkânım yok.
İkincisi, eğer yaşamışsa, çağdaşlarının ismini anmağa dahi lüzum görmeyeceği kadar önemsiz ve ne idüğü belli olmayan biri için yeteri kadar zaman kaybettiğime inanıyorum.
Eğer ugraşmak isteyen olursa bu ipuçlarını aşağıda veriyorum:

İpuçları:

1. Osman devrinden bir sikke:

İbrahim Artuk, "Osmanlı Beyliğinin Kurucusu Osman Gazl'ye Ait Sikke", Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi: 1071-1920, Social and Economic History of Turkey, 1071-1920 (ed. Osman Okyar - Halil İnalcık). Ankara 1980

Bu problemi yine İnalcık çözüyor:

Öyle ki, "eski Osmanlı rivayetinde Osman adına 1299 yılında Karacahisar'da hutbe okunduğu, böylece onun bu tarihte bağımsız bir hükümdar olduğu iddia olunmuştur. İslam devlet hukukunda bir kişinin hükümmdarlığı, adının cuma hutbesinde anılması ve aynı zamanda gümüş sikke üzerinde darbedilmiş olmasıyla mümkündür. Rivayette gümüş sikkeden söz yoktur. Son zamanlarda Osman'a ait bir sikke bulunduğu iddia edilmişse de, sikkenin sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Nümizmatlara göre ilk Osmanlı sikkesi Orhan'a ait 1327 tarihli sikkedir.

H. İnalcık, Doğu-Batı, sayı 7, s. 10

Aydın, 2000, B571B, S. 108

2. Bursa'ya ait Katastro kaydı:

Hüdavendigar Livası Tahrir Defterleri (haz. Ö. Lütfi Barkan- Enver Meriçli). Ankara 1988, s. 283

3. Asporça Vakfiyesi:

Osman dönemine ait en önemli belge Asporça vakfiyesidir ve 723 Ramazan ayı başlarında (Eylül 1323 başları) düzenlenmiştir. Belgede, Osman Gazi b. Ertuğrul oğlu Orhan'ın eşi Asporça Hatun kendi huzurunda Alaeddin Paşa'yı vakıfları için vekil tayin etmiştir.

İhsan Uludağ, "Osman Gaziye Dair Mühim Bir Vesika: Aspurça Hatun'un Vakfiyesi", Uludağ, sy. 26, Bursa 1940, s. 61-68

İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12.2018,B5914B/21

4. Ertuğrul Camii ve Türbesi:

Söğüt'te asılları Osmanlı mimarisinin ilk eserlerinden olan mescid ve türbe. Osmanlı Beyliği'nin ilk merkezi Söğüt'te Ertuğrul Gazi tarafından yaptırılmış yegane mimarlik eseri olan cami. XIX. yüzyılın sonlarında Hacı Hüseyin adında bir hayır sahibince ilk halinden tamamen farklı bir biçimde yeni baştan inşa ettirilmiştir. (...)
Orhan Gazi tarafından inşa ettirilen türbe daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiştir . Giriş bölümününn kapısı üzerine 1304 (1886-87) yılındaki ll. Abdülhamid onarımı sırasında konulmuş olan sülüs hatlı manzum kitabede, türbenin daha önce 1171'de ( 1757) Sultan Ahmed tarafından bütünüyle yenilendiği, daha sonra tekrar harap olan ve yıkılmaya yüz tutan yapının Sultan Abdülmecid tarafından da tamir ettirilerek çeşme ve şadırvanla zenginlestirildiği belirtilmektedir. Ancak kitabede verilen 1171 (1757) tarihi, lll. Ahmed'in tahttan indirilmesinden (1730) yirmi yedi yıl sonrasına (lll. Mustafa'nın cülüs yılı) aittir. Öte yandan türbe hariminin mimari özellikleri Orhan Gazi devrinden kalma olduğunu göstermekte, bu sebeple fahiş bir tarih hatası taşıyan kitabenin yapının geçirdigi aşamalar hususunda da doğru bilgiler vermediği anlaşılmaktadır.

İnternet Kaynakları: Tanman, 18.12. 2018, B5914B/22

İbrahim Hakkı Konyalı, Söğüt'de Ertuğrul Gazi Türbesi ve İhtifali, İstanbul 1959

İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12.2018,B5914B/21

Kendisini "bulmak" için çok uğraştım. Şimdi tereddütsüz iddia ediyorum ki:

Tarihte, Osmanlı Hanedanı'nı kurmuş olan bir "Ertuğrul Gazi" yok!

Son sözü Cantemir'e birakıyorum:

Dimitrie Cantemir (1673- 1723), Boğdan Voyvodası, tarihçi, ilahiyatçı, filozof, bestekâr, müzik teoricisi..., Barock devrin önemli bir düşünürü. Avrupa'da Demetrius Cantemirus adıyla tanınıyor ve Berlin Bilimler Akademisi üyesi. Onsekizinci yüzyılda yaşadığına göre Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna görgü şahidi değil. Buna rağmen görüşleri bizim için önemli. Çünki uzun yıllar Osmanlı Sarayı'nda rehin olarak yaşıyor ve pek çok doğu ve batı dilleri bildiğinden yalnız batılı tarihçileri değil, Kostantiniyye'de Osmanlı tarihi ile ilgili bütün kaynakları da araştırıyor.
"Osmanlı İmparatorluğu'nun yükseliş ve çöküş tarihi"ni latince yazıyor. Dr. Ios Hodosiu Romence'ye çeviriyor ve 1876 da Romen Akademisi bu eseri Bükreş'te yayınlıyor. Dr. Özdemir Çobanoğlu Türkçe'ye çeviriyor. 1979da Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanıyor ve 12 Eyül döneminde toplatılıyor. 2001de Cumhuriyet Kitap Klübü tekrar yayınlıyor. Elimde bunun bir nüshası var. Çeviriler ne kadar aslına sadık, bilemiyorum. Buna rağmen konumuza yeteri kadar yardım edecek güvenilir malzeme veriyor. Cantemir, Ertuğrul'un geçmişi hakkında, doğu ve batı tarihçileine ait, bu adamın köklerini Nuh peygambere yahut Cengiz Han'a kadar vardıran 18 teoriyi inceliyor. Bunların bazılarında Ertuğrul Kırım Tatarı ve Kırım Tatarları Farisi olan İskitlerden geliyor. Bu teorileri burada tekrarlamak için yerimiz yeterli değil. Fakat hiçbiri Ertuğrul adında birinin yaşadığını kanıtlamıyor.

Cantemir, 2001, S. 40- 54, A1611B

Her hâl u kârda, Osmanlı Hanedanı'nın kökenine ait bugüne kadar karşılaştığım en bilimsel hüküm Cantemir'e ait:

Şaşılacak şeydir ki, tarihin kaydettiği en tanınmış hanedanların çoğunun kökeni ya kuşkulu ya da efsanevidir.
(...)
Ve maalesef, bugün dahi, halen işbaşında bulunan hanedanın kökenini bilen yoktur.

Cantemir, 2001, S. 40A1611B161

Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam