İmparatorluğun adı

Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
II. II. III. SELF-DEFINITION/ KENDİ KENDİNİ BELİRLEME
start: 17. decembre 2019, up-date: 17. decembre 2019
 
İmparatorluğun adı
TRKIMG20068
Osmanlı İmparatorluğu haritası

 

Osmanlı İmparatorluğu

Yeri geldikçe "Osmanlı İmparatorluğu" tabirini kullanıyorum. Bu tabiri ilk ben kullanmadım ve günümüzde de yalnız ben kullanmıyorum.

Mesela:
Josef Matuz, Das Osmanische Reich (=Osmanlı İmparatorluğu).

Matuz, 1996, B5815B

Gerçekten genişleme döneminde pek çok ülkeyi egemenliği altına alan Osmanlı Devleti, en azından Batı - Avrupa'daki devletlerin hepsinden daha büyük bir imparatorluktu.

Pekiyi, Osmanlı Sarayı kendisi için bu "imparatorluk" tabirini kullanıyor muydu?

Hayır!

Osmanlı Sarayı bu tabiri kendisi için hiçbir zaman kullanmadı.

Buna rağmen, Osmanlı, kendisi için amaçlar kabil göründüğü sürece, emperyal emelleri olan İslam ideolojisini açıkça ve bilerek kendi ideolojisi olarak kabul ve deklare etmiştir.

Dar-ul İslam, Dar-ul Harb

İslam'a göre İslam Devleti "Dar-ul İslam" (= Teslim -olanların- evi) dir.
Geri kalan dünya "Dar-ul Harb" (=Savaşın evi) idi.
Müslümanların görevi bütün dünyayı "Dar-ul İslam"a katmaktı.

Bu kitaptaki "İslam ve kâfir" başlıklı yazıdan alınmıştır.

Bir ütopya: Nizâm-ı Âlem

Teşkilat Kanunnamesi olarak bilinen Kanunname, Kanunnâme-i Âl-i Osman başlığını taşımakta ve "Bu kanunnâme atam dedem kanunudur ve benim dahi kanunumdur. Evlâd-ı kirâmım neslen ba'de neslin bununla 'âmil olalar" diye başlamaktadır. Üç bab'tan ibaret olan Kanunname devlet teşkilatı,
teşrifat kaideleri ve bir kısım suçlarla ilgili düzenlemeleri içermektedir. Kanunnamede konumuzla ilgili olan iki madde vardır. İlki: "Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katl etmek münasibdir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar". Nisbeten daha az bilineni ise şudur: "Ve kızlarım evladından olanlar beğlerbeğilik verilmeüp ağır sancaklar verilsün". Bu madde, açkca ifade edilmese de padişahın erkek kardeşlerinden olan yeğen ve torunlarının da kardeş katli uygulamasına tabi olduğunu göstermektedir.

Akman, 1997, pdf5, S.156

Bu kitaptaki "Osmanlı Hanedanı'nda kardeş katli" başlıklı yazıdan alınmıştır.

Burada geçen Nizâm-ı Âlem kavramı neyi ifade eder?

Osman Turan bu konuda bir kitap yazıyor. Kitabın adı "Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi".

Literatür: Turan, 1997, TRKLİ20027

Burada yeni bir kavramla karşılaşıyoruz: "Cihan".

Kelime Farsça ve dünya, kâinat, âlem anlamlarına geliyor.

Âlem yine Farsça ve aşağı yukarı aynı anlamda.

Dunya yine Farsça ve Mehmed II. zamanında Galileo Galilei' nin (1564 -1641) doğmamış olduğunu bir yana bırakırsak, ilk çağrışımda bunun karşılığı dünya, yani yer küresidir diyebiliriz. Ama "dünya" kavramı da geniş anlamında bütün evreni kapsıyor.

Arapça'da bunların karşılığı "kâinat". Kâinat, Allah'ın yarattığı her şey demek. Yani mevcudat!

Mehmed II.den Gene Roddenberry'nin fantazisi "Star Trek"i beklemek kendi çağında ona haksızlık olur.

Fatih'in "nizâm-ı âlem"indeki "âlem" sadece dünya, hatta yalnızca eski dünya demek. Daha ötesine o zamanlar Allah bile gidemiyordu ki yeniçeriler gidip fethetsin.

Peki bu tamlamadaki "nizâm" kelimesi ne demek?

Nizâm Arapça, düzen yahut sistem demek.

Ama İslam'da beşeri düzen zaten kanunlara bağlanmış. Bu sistemin ismi "şeriat".

İdeolojisi İslam olan Osmanlı Devleti'nde temel kanunnamenin şeriat olması gerekir. Ama şeriata göre Mehmed II.'nin uygulamaları kanunsuz. Bunun için Mehmed II. dünyevi bir kanunname yapıyor ve kendi işlerini meşrulaştırıyor.

Bu durumda şeyh-ul islam'ın dur demesi beklenir. Ama Osmanlı Devleti'nde kafalarının omuzları üstünde kalmasını isteyen muftilerin görevi, padişahın arzularını kitabına uydurmaktır.

Osman Turan bu eserde, nizâm-ı âlem kavramını daha sonra kullananlardan farklı olarak, devletin birliği fikrinden daha kapsamli bir anlama sahip olduğunu göstermekle birlikte, bu kavramın neye delalet ettiği sorusunun cevabını muğlak bir şekilde bırakmaktadır. Mesela 'daima devlet birliği şuuruna ve nizâm-ı âlem mefkuresine bağlanan Osmanlı inancı bakımından' cümlesinde bariz bir şekilde bu iki kavramı birbirinden ayırmaktadır.

Görgün, 2000, B71B/23, S. 180

Mehmed II. bu kavramı kendi icad etmiyor. Yalnız, tamamen yeni bir anlam veriyor.

Fatih dönemi müelliflerinden Tursun Bey Tarih-i Ebu'l Feth'de bu kavramı esasa yerleştirerek, devlet ve saltanatı nizâm-ı âlemin bekası için anlamlı bulur. Bu demektir ki nizâm-ı âlem siyasi düzen olarak değil, siyasi düzen onun için gerekli olan, nizâm-ı âlemin mühim bir unsuru olarak görülmektedir.

Görgün, 2000, B71B/23, S. 182

Burada kast edilen ilelebet geçerli olan Allah'ın düzeni. Siyaset buna hizmet edecek.

Ayrıca Tursun Bey nizâm-ı âlemi zâhir u bâtın için geçerli görürken âlem'i zâhir ve bâtın olarak ikiye ayırıyor. Buradan ötesini, fıkıhçıların masürbasyonundan başka bir şeye yaramayacağı için bir kenara bırakıp yine Mehmed II.'ye dönelim.

Pragmatik Fatih, Saray ve Devlet için geçerli olmasını istediği dünyevi kanunları tesbit ediyor.

Peki neden "Nizâm-ı Devlet" yerine "Nizâm-ı Âlem" diyor?

İleri görüşlü Mehmed ütopyanın bugün yahut yarın gerçekleşeceğiinden emin. Böylece bu kanunname gelecekte bütün eski dünyan?n anayasası olacaktır.

Yani Fatih'in "Nizâm-ı Âlem"den kastını günümüze "dünya düzeni"(= Weltordnung, World Order) olarak adapte edebiliriz.

Evrensel geçerli kanunları ilerde, bizzat kendisinin bütün dünyayı fethedeceğini uman Kanuni Suleyman genişletiyor.

Nizâm-ı Cedîd (1789 - 1807)

Osmanlı Sarayı, Nizâm-ı Âlem ütopyasının iflas ettiğini ancak 18. yüzyıl sonlarında resmen kabulleniyor.

"Nizâm-ı cedîd" de (=Yeni Düzen) artık "âlem" yok. Bu düzenin "Devlet" içinde uygulanabilmesi III. Selim'in en yüksek amacı.

Burada dikkat edilecek hususlardan birisi, mesela III. Selim zamanında yazılan bazı lâyihalarda, nizâm-ı âlem tabiri yerine daha çok nizâm-ı devlet tabirinin kullanılmasıdır ki, bu nokta muhtemelen bir ilgi kaymasını göstermektedir.

Görgün, 2000, B71B/23, S. 187


 

Bütün bu açıkklamalardan sonra tekrar edelim ki, Osmanlı Sarayı hiçbir resmi yahut diplomatik yazılı belgede "Devlet" için "İmparatorluk" kavramını kullanmamıştır.

 

 

FORUM
Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devamı hazırlanıyor