Hâlâ milyonlarca insanın başına belâ olan "Türk Dünyası"nın temelini atan Yazıcıoğlu ile biraz daha ugraşmak boynumuzun borcu.

Yazıcıoğlu'nun kaynakları

a) Yazılı kaynaklar:

Yazıcı'nın elinde Osmanlıca kaynaklar yok. O zamana kadar Osmanlılar'ın kendi tarihlerini gelecek kuşaklara aktarmak gibi bir dertleri de yok. Yazıcı'nın elindeki kaynaklar Farsça.

İlk iki bölümün en önemli kaynağı Raşid ud-Din'in "Cami ut-Tevârikh"i. Raşid'in tarihî olgularla ilgili bir merakı olmadığını, kitabını, sadece zamanının sözlü rivayetlerini kendi hayal gücüyle zenginleştirerek yazddığını daha önce gördük.

Yazıcı'nın kitabının 3. bölümü İbn Bibi'nin iyice tahrif edilmiş bir tercümesi.

Son bölümde Osmanlı'nın kökeni anlatılıyor. Burada yine meddahlar sahneye hakim.

b) Sözlü kaynaklar:
Bunlar ozanların halk içinde yaydığı ve meddahların saraya taşıdığı eglence amaçlı performasyonlar ve tarihî olgulara sadakat gibi bir dertleri yok. Bunun dışında üstlendigi çözülmez problemi çözmek için Yazıcı kendi hayal gücüne güvenmek zorunda.

Tarih-i Âl-i Selçuk

Yaptığımız uzun girişten sonra şimdi Yazıcı'nın kendi "eser"ini göreceğiz. Bu kitap tarihi olgularla değil, tamamen fantazi eseri rivayetlerle meşgul. Bu rivayetler ne edebi, ne de felsefi anlamda bir değer taşımıyor. Son derece yüzeysel, aptalca ve hiçbir akl u selim sahibinin inanamayacağı kadar saçma. O zamanın az sayıdaki "entellektüel" lerinden sayılacak bir adam, nasıl oluyor da oturup böyle bir zırvalık için yıllarını harcıyor ve aşağı yukarı beşyüz sayfa yazı yazıyor?

Mogollar ve II. Murad

Mehmed I.'in şansı var: Timur, Anatolia'yı bırakıp doğuya dönüyor. Timur Devleti, Ming Hanedanı'nın hükümdar olduğu Çin İmparatorluğu'na bağımlı ve haraç ödüyor. Bu duruma son vermek için 1405 yılında, kışın ortasinda Çin'e karşı sefere kalkıyor. Bugün Kazakistan'daki Simkent yakınlarında mola veriyor. Müslüman Timur burada günlerce ve gecelerce kafayı çekiyor ve alkol zehirlenmesinden ölüyor.

Timur'un ölümüyle oğulları arasında iktidar kavgası başlıyor. Uzun süre sonra Şah Ruh Mirza (1377- 1447) Timur Devleti'ne hakim oluyor. Bu arada. Azerbaycan ve İrak' a hakim olan Karakoyunlular, Timur Devleti ile Osmanlı arasında tampon bölge haline geliyor. Fakat Şah Ruh Karakayonlular'a karşı sefer üstüne sefer düzenliyor ve dengeler her an değişebilir durumda.

Diplomatik görev:

Timur, Anadolu'dan ayrılmadan önce Osmanlı çelebi Sultanlar dahil bütün beylere birer yarlık vererek egemenliklerini tasdik etmişti. Oğlu Şahruh karşıtlarını bertaraf edip tahta yerleşince I. Mehmed ve II. Murad'a ferman ve hil'atler göndererek kendisine bağımlılıklarını göstermelerini istemiş, Osmanlı sarayı bu baskı ve tehdit karşısında ciddi bir kaygıya düşmüştü. Saraya yakın Yazıcıoğlu ailesinden Ali, o zaman Târih-i Âl-i Selçuk'unda (yazılışı 840/ 1436-37) Osman'ı Kayı'ya bağlayan soy kütüğünü koymuş ve Osman'ın Oğuz Han'ın büyük oğlu Gün Han'ın oğlu Kayı'nın soyundan geldiğini ileri sürerek Timur ve Şahruh'un üstünlük iddiasını çürütmek istemiştir. Oğuzname'ye göre Oğuz Han yirmidört boy arasında egemenlik kavgası olmaması için töre koymuş, her birinin mansıbını, nişan ve damgasını tayin etmiştir. Oğuz'un öncelik verdiği oğlu Gün Han'dır. Ona bağlı boylar başta Kayı olmak üzere Bayat, Alkaevli'dir. Kayı'nın damgası "İYİ"dir. Oğuz Han'ın kendisinden sonra töre gereği Kayı hanlar hanı olmuştur.

İnternet Kaynakları: İnalcık, 17.12. 2018, B5914B/21, S. 444

Çözülmez Problemler

Yazıcı bu kitabı Murad II.'nin emriyle yazıyor. Murad II.'nin Timur ve oğlu Şah Ruh ile başı belada. Dedesi Bayezid zamanında nerede ise tarihten silinmek üzere kalan Osmanlı Hanedanı'nı legitime etmek (=gerekçelendirmek, haklılaştırmak) zorunda.

İşte bu ağır görevi, kendi hayal gücüne çok güvenen Yazıcı üstleniyor.

Yazıcı çözülemez problemleri çözmek zorunda:

a) Osmanlı'nın kökeni çok eski zamanlara dayanacak.
b) Osmanlı ve Mogol arasında akrabalık kurulacak, fakat Osmanlı daha asil olacak.
c) Timur'un mirasına talib oldugu Cingiz Khan'la soy bağı kurulacak.
d) Osmanlı'nın ataları Mogollar'dan daha önce müslüman olacak.
e) Osmanlılar Selçukluların mirasçısı olacak.
f) Osmanlılara münasip bir köken bulunacak.
g) Sultan Murad bu kökene bağlanacak.

Bakalım baş sahtekâr Yazıcı bu problemleri hangi dahice(!) yalanlarla çözecek?

a) Osmanlı'nın kökeni çok eski zamanlara dayanacak.

Adem ve Nuh

Âdem -salevâtu 'llahi 'aleyhiye- Havva'yı çift virüp, -ve besse min-hümâ ricâl kesîr ve nîsâ- mûcibince ikisinüng neslin yir yüzine yaydı. Ve Nûh -'alyhi'sselâm- oglanlarından Yafes zürriyâtına Türkistan iklîmini yir ve yurt virdi ki, anda çogalup andan çıkup kalan iklîmlere dakhi pâdişâh olup, gazâ ve cihâd kılalar.

Bakır, 2009, B65B, S. 2

Nuh Peygamber

Tarikh ve hikâyât-ı akvâm-ı Oguz ve yigirmi dört boy ki mezkûrung oglanları oglanlarından ba'zı kardaşları ve 'ammuzâdelerinden ki anung-ila müttefik olmışlardı ve anlardan Aygur ve Kıbçak ve Kankılı ve Karluk ve Kılıç peydâ oldılar. Şol mûceb üzere, ki anlarung hakîmlerinden nakl iderler ve anlar dakhi bunung üzerine müttefik dururlar ve dakhi şol mûceb üzere ki, Islâm Ehli Tevârîhinde mezkûrdur ve Benî İsrâ'il'ün Tevrît kitabinda mesturdur ki Nûh Peygamber -'aleyhi'sselâm- yiryüzin cenûbdan şimâle degin üç kısım itmişdi. Evvel kısmı oglanlarından Ham'a virmişti, ki Karalar atasıdır. Ve üçünci kısmı Yafet'e, ki Türkler atasıdur, virmişdi. Ve Yafet'i şarka göndermiş-idi. Türkler ve Mogollar dakhi böyledirler. Ammâ Türkler Yafet'e Abulca Khan derler ve muhakkak bilmezler ki bu Abulca Khan Nûh oglı mudur yoksa Nûh'ung oglı oglanlarındanmıdır. (Raşid ud-Din'deki Mogolca isim Olcey burada Abulca oluyor, MGS) İllâ bunga müttefîk dururlar ki "Anung neslindendür ve anga yakîn karîb-ül 'ahddur. Ve tamâmet Mogollar ve esnâf-ı Etrak va sahra-nişînler anung neslindendür" dirler. Ve ol hâlung şerhini bu mûcebce takrir iderler ki: "Ebulca Khan sahrâ-nişin ve göçgün -idi, ya'ni yabân yurtlu ve yürük idi.

Bakır, 2009, B65B, S. 8

b) Osmanlı ve Mogol arasında akrabalık kurulacak, fakat Osmanlı daha asil olacak.

Mogol ve Türk

Râvîler rivâyet iderler ki Oguz kavmi Türkistân'da-y-iken şekilleri Mogol çehre-y-idi ve lehçeleri dakhi anlara yakîn-idi. Çün Îran-zemîn ve Rûm ve Şâm'a geldiler, şekilleri Tâcik, çehre ve dilleri revân ve yumşak oldu dirler.

Bakır, 2009, B61B, S. 4

Esâmî-i akvâm-ı Etrâk- Sahrâ-nişîn ki tamamen Dip Ya'kûb'ung dört oglanları neslinden-dürürler ki ol Abulca Khan oglıdur ki anı şimâl-i şarkî ve şimâl-i garbî etrafına göndermiş idi. Ve hem Kara Khan ve Or Khan ve Gün Khan ve Gür Khan ol vâsıta birle ki Kara Khan oglı muvahhid oldu. Ve ba'zı kavmları ki anungla müttefik oldılar, iki kisim oldılar ve cümlesinüng şerhi Oguz-nâme'de gelür. Anlar ki Oguz'la müttefik oldılar, muvahhid olup Tengri'yi bir bildiler; anlar ki ittifâk itmeyüp Oguz'a uymadılar, kâfir oldılar, adları Mogol ve Tatar oldı. Oguz şu'besi, ki mezkûr Kara Khan'ung oglı-y-ıdı ve ba'zı akran ve 'ammuzâdelerinden ki anung-ile müttefik oldılar.
Oguz şu'besi şöyle-kim anung şerhi Oguz-nâme'de ve Câmi'u't-Tevârîkh'de gelür.

Bakır, 2009, B65B, S. 4

Yazıcı burada Raşid ud-Din'in Câmi'u't-Tevârîkh'ini okuduğunu itiraf ediyor.

c) Timur'un mirasına talib olduğu Cingiz Khan'la soy bağı kurulacak.

Timur
Timur Beg Barlas boyındandur. Şöyle: Timur bin Tiragi bin Berkel bin İltengir İçil Bahadır bin Karaçar Noyan bin Suguçiçin bin İrdimçi Barlas bin Kaçuli Bahadır bin Tumana Khan bin Bankar Khan bin Kabdukan. Çenkiz atalarına Hirun -ki bunlar Kıyat dirler- ve iki kisim dururlar:

Bakır, 2009, B65B, S. 8

Cingiz Khan

Şu'beleri atadan Çingiz Khan atasından peydâ oldýlar. Çingiz bunlara mensubdur. Çün Türk tayifelerinüng adları her biri ki bir ad ve lakaba makhsûs olmuşlardı, adlu adı-y-ıla angıldı. Şimdi her kavmung hikâyetin va ma'lum olan kabîlelerden zikr idelüm.

Bakır, 2009, B65B, S. 8

d) Osmanlı'nın ataları Mogollar'dan daha önce müslüman olacak.

Nasıl müslüman oldular?

Ve Bulca (daha önce Abulca idi, MGS) Khan'ung bir oglı vâr idi, adı Dibyâkûy (Berlin nushasında "Dibtâkûy", MGS) ki ma'nîsi devlet ve ulu mansıb yiri demekdür, ya'ni mecmû' kavmüng ulusu ve başı. Ve bu oglan şevkat ve pâdişâhlık esbâbıyla atasından artug-idi ve dört oglanları vâr-idi. Adları: Kara Khan ve Or Khan ve Gün Khan ve Gür Khan. Ve mecmû' kavm ve kabîleleriyle kâfirler idiler. Ve Karakhan atası yirine khan oldı ve anung bir oglı togdı ve vücûda geldi. Üç gün üç gice anasınung emcegin almadı ve südin emmedi. Anası ol sebebden aglardı ve tazarru' ve zârîlik iderdi. Ve her gice düşinde şöyle görürdi ki ol oglancuk anga eydürdi: "İy benüm anam! Eger Tengrü'ye tapup Tengri'yi sevicilerden olursang südingi emerem. Ve ol khatun eri ve tamâmet ol kavmları kâfirlerdi, korkardı ki eger Tengri'yi bir bilür ve Tengri'ye tapdugın aşkâre iderse ânı ol oglancug-ıla helâk iderler diyü gizledi. Gönglinden Tengri'ye îmân getürüp bir bildi ve tamam ikhlâs-ile Hak -te'âlâ'ya muhib oldu. Ve ol oglancuk anasınun emcegini alıp emdi.

Bakır, 2009, B65B, S. 9.10

Fi-'l-cümle bu zikr olan oymaklar ve boylar bu resma ki şerh olundu, cümle mauvakhkhid ve Tengriyi bir biliciler- idiler. Ve Tengri -te'âlâ- nung dilegi şöyle olmış-ıdı ki peygamberümüz Muhammed Mustafa sallâ'llâhu-'aleyhi ve sellem- nübüvveti zamânında İslâm sınıfından olalar. Cümle müsülman oldılar, peygamberi görmedin imân getürdiler. Peygamber -sallâ'llâhu 'aleyhi ve sellem- Selmân-ı Pârisî anlara gönderdi. Vardı anlara îmân ve İslâm erkânın ögretdi.

Bakır, 2009, B65B, S. 29

Totem

Mohammed'i görmeden müslüman olan Türkler namaz kılmıyor ama hala "Totem"lere iman ediyor:

Ve her boya bir cânavarı makhsus itdiler ki anlarung oykunu ola. Ve bu lafzung iştikâki oynukdandur ki ol zamânung Türkçesince kutlulukdur. Şöyle ki "Oynuk gelüp bolsun" dirlermiş, ya'ni "kutlu olsun" dimekdür. Ve 'âdet ve tûra oldur ki, her cânavar ki bir boyun oykunı ola. Çün anı tefe'ül için mübârek-lige mu'ayyen itmişlerdür, anga kasd itmeyeler ve incitmeyeler ve anung etin yimeyeler.

Bakır, 2009, B65B, S. 18

Peki bu Selman-ı Parisi neci?

Salmân al-Fârisî 'nin gerçekte yaşadığına dair elimizde hiç bir belge yok. İran'da zerduşt bir ailenin çocuğu. Hatta ateşin koruyucusu görevi veriliyor. Hristiyanlığa geçmemesi için babası ayaklarını bağlayarak eve hapsediyor. Salman kaçıyor. Bir hristiyan kervanına katılarak Suriye'ye ve sonra da Musul'a gidiyor. Çeşitli Bişoflar tafrafından aydınlatılıyor. Musul'da bir din adamı ona Arap ülkesine yeni bir peygamber geleceğini söylüyor. Salman bedewilerin kervanına katılarak yola çıkıyor. Bedewiler Salman'ı Vadi al-Qura da bir yahudiye köle olarak satıyor. Buna ragmen Salman hicretten önce Yathrib(=Medine)'e gelimeyi başarıyor. Hicretten sonra Mohammed'le tanışıyor ve İslam dinine dönüyor. Mohammed efendisine altın ödeyerek Salman'ı esaretten kurtarıyor. Salman bundan sonra Mohammed'e refakat ediyor ve onunla birlikte savaslara katılıyor.

Salman'ın mezarı bugünki İrak'da Salman Pak denilen yerde. Şiiler için hac yeri. Ama Salman, sunni müslümanlar için de bir evliya. Çeşitli mistik tarikatların inançlarında yeri var. Nusayri (=Arap Aleviliği) inancında Mohammed ve Ali ile beraber anılıyor. Ayrıca berberlerin koruyucu evliyası.

Literatür: Glassé, Cyril; 2003, TRKLİ20016

Eger bu Salman gerçekten yaşadıysa, Mohammed'in çağdaşı. Binlerce yıl önceki Oguz Khan'la ne alakası var?

Cevabı basit: Allah her seye kaâdirdir. Neden bir "zaman makinası" yapmasın? Mohammed Salman'ı zaman makinasına bindirip digital olarak "beem" yapabilir.

Osmanlı'dan sonra kurulan faşist TC Diktatörlüğü de kendi varlığını Yazıcı'nın palavralarını hortlatarak legitime ediyor. Böylece ilk "Cumhuriyet" oglancuklarına Cengiz, Timur, Olcay, Oguz ve benzeri acaib adlar veriliyor.

Osmanlı kronistleri ve TC tarihçileri yalnız kendileri salak olmakla kalmıyorlar. Ayrıca okuyucularının kendilerinden daha da salak olduğuna eminler.

Yazdıklarının günün birinde benim elime geçeceğini düşünmüyorlar.

Bundan sonraki yazımızda zırvaların dozunu daha da arttıracağız.