Osman Gâzi

Türk denilenler kimdir?
Cilt II. : Öcü imajı ismi yahut küfür olarak Türk
 
start: 16 decembre 2018, up-date: 09 decembre 2018
Osman Gâzi
TRKIMG20065
Kasap Osman suç aletiyle

 

enfal.de:

Kaynakların, salih, dindar, kahraman, cesur ve merhametli bir kimse olarak tanıttığı Osman Gazi, üç günde bir yemek pişirtip fakirleri doyurmak, çıplakları giydirip donatmak, dul ve yetimleri gözetip korumak gibi iyi hasletlere sahip bir kimse idi. Hak ve adalete saygılı, üstün yeteneklere sahip bir hükümdar olan Osman Gazi, ününü kılıcından ziyade adalet severliği ile sağlamıştı.

İnternet Kaynakları: Faruk, Osman Gazi ve Beylik, 12.12. 2018, B5914B/6

"Enfal" adlı sitede yazan müslüman tarihçi, Osman Gazi'nin hangi marka deve sidiği içtiğini yazmayı unutmuş.

Zenker Sözlüğü, 1866:

TRKIMG20063

Âl-i 'Osmân: la dynastie ottomane; die osmanische Dynastie.

Zenker, 2009, S. 84, Lexica 21

"Âl" arapça "hânedan". Yani "Osmanlı Hânedanı" yahut "Osman Oğulları". Zenker, Fransızca olarak "ottomane", Almanca olarak "osman" yazıyor. Zenker'in arap harfleriyle Osmanlıca yazımında kelimedeki "s" Türkçe'deki "s" değil. Arap alfabesinin 4. harfi, yani "the". Osmanlıca olarak "Âl-i 'Uthmân" okumamız gerekiyor. Bu arapça bir isim (karşılaştır: Halife 'Uthmân). Avrupa'da Osmanlılar için kullanılan "Ottoman" ismi buradan geliyor.

Kendi zamanında ismi nasıl çağrılıyordu? Elimizde ses kayıtları yok.
Nasil yazılıyordu? Uthmân okuma yazma bilmiyordu. Kendisine mektup yazan da yoktu.

Uthman'ın ismine ait elimizde bir tek belge var:
Hanedan'ın kurucu babası zamanında bir tek kaynakta anılıyor.
Georg Pachymeres (1242- yalaşık 1310) onu Ataman adıyla anıyor. Buradan bazı Turkologlar (Deny, Bazin) islam ismi Osmân'in ikinci bir biçim teşkil ettiğine karar verdiler.

Ç: MGS, Kreiser, 2001, A2421B, S.7

Osmanlılara değin bilgilerin, gerçekte nasıl İslamlık süzgecinden geçtiği gerçeğini göstermek açısından, Osman Bey'in adı üzerindeki değişmeler de çarpıcıdır: Moravscık, Deguignes, Gibbons, Giese ve Babinger, Osman Bey'in asıl adının Atman veya Taman olabileceğini bazı kanıtlara dayanarak öne sürmüşlerdir.

Aydın, 2000, S.81

Aydın bundan sonra Osman'ın ismini "Türkleştirme" çabalarını anlatıyor.

Uthman'ın adı Ataman'dı da Osmanlı sünnileştikçee adı mı değiştirildi, yoksa hep Uthman olarak mi anıldı, bilmiyoruz.

Osman'ın aşireti Marmara bölgesine nasıl ve ne zaman geldi, onu da bilmiyoruz. T.C. tarihçilerinin iddiasına göre Selçuklular'la birlikte Anadoluya gelir. Bati tarihçileri Osman'ın babasinin 13. yüzyılın başlarında Mogollardan kaçan Asya'lı göçebe aşiretleriyle Anadolu (=Anatolia)'ya geldiğine inanıyor.

Literatür: Kreiser, 2001, A2421B

Daha sonraki Osmanlı kroniklerinde iki anlatım geleneği var: Bir rivayete göre Ertoğrul Konya'lı Selçuklu Alâeddin'e Eskişehir( Sultanöyüğü) bölgesine refakat ediyor ve burada Söğüd'ü fethediyor. Diğer rivayete göre (diğerleri yanında özellikle Aşık Paşazade yoluyla çok tanınan) Alâeddîn Söğüd'ü Ertoğrul'a kişlik otlak olarak veriyor. Burada Hicri 678/1288 de öldü.

(Ç: MGS) Kreiser, 2001, A2421B, S.7

Bunun bir masal olduğunu daha önce gördük.

Osman ve oğullari uzun süre sadece hayvancılık ve soygunculukla uğraştılar. Ne uzun bir hanedan tarihine sahip olacaklarını tahmin edebiliyorlardı, ne de bu tarihin istikbalde okunmak için yazılması gibi bir dertleri vardı.

Yedi yüzyılı aşan bir süre sonra ismini bile doğru dürüst bilmediğimiz bir adamın künyesini araştırıyoruz.

İbn Battûta adını Osmancuk şeklinde de verir.

İnalcik, B5914B/21, S. 443

Pachymeres onun önceki Karacahisar dönemini (1288-1299) bilmiyordu. Ancak onun kaydı, Osman'ın (Atmanes) ilk defa çağdaş bir kaynakta adı geçtiği ve tarihî kimliğini ortaya koyduğu için önem arzeder.

İnalcık, B5914B/21, S. 448

İsmi ne olursa olsun, resmi tarihte Osmanlı soyağacının başlangıcı olarak sayılan kişiler arasında, çağdaslarının yaşadığını belgeledikleri en eski şahıs, bu adam.

Osman, Söğüt'de ona bağlı bir Türkmen boyundan gelmiş olabilir. Osman aslında, uçta Türkmenler'i ve gelen "garip"leri (yerini yurdunu terketmiş) gazâ savaşları için örgütleyen subaşılardan bir alp gazi idi.

İnalcık, B5914B/21, S. 444

Bundan ne anlıyoruz?
1071'de Bizans ordularının Manzikert'deki mağlubiyeti ile Anatolia'nın kapıları doğuya açılıyor. Açlıktan ve Mogol istilasından kaçan her türlü "garip" (=yabancı) -yalnız 19. yüzyılda "Turk Dilleri" ismi verilen dilleri konuşanlar degil- Anatolia'ya geliyor.

Farslar, Asya'dan gelen ve "Turk Dili" konuşan göçebelere "Turkman" diyorlar. 15. yüzyıldan itibaren bu aşiretlerin bir kısmı "Türkmen" ismini kendi isimleri olarak benimsiyor. İnalcık'ın bahsettiği "Türkmen" bu.

Bu serinin ilk kitabında bu göçebe aşiretlerin Orta Asya'daki durumunu araştırdık.

Bu aşiretler etnik açıdan homogen değil. Bir "ırk"tan söz etmek imkânı yok. Aynı dil grubuna ait dilleri konuşmalarına rağmen, bu aşiretler hiçbir zaman bir "millet" (=Nation) halinde de birleşemiyorlar. Tam tersine, Orta Asya'da olduğu gibi, yeni geldikleri Anatolia'da da birbirlerinin kafasını kırmakta devam ediyorlar.

Osman ve emrindeki eşkiya Anatolia yerlilerini katlediyor ve varlıklarına el koyuyorlar. Osman, aynı zamanda diğer Turkman aşiretleriyle de savaş halinde. Bununla da yetinmiyor: Kendi ailesi içinde bile savaş yürütüyor.

1299'da Osman ile amcası arasında beyliğin bundan sonraki politikası üzerinde görüşs ayrılığı belirdi. Dündar, Bilecik tekfuruna ve rum halkına karşı iyi geçinme politikasının gerektiğini ileri sürdü. Osman bu sözü kendisinin savaş ve egemenlik hakkını engelleme olarak anladı ve okla Dündar'ı vurup öldürdü.

İnalcık, B5914B/21, S. 448

Osmanlı Hanedan'ında, yaşadığı belgelenebilen ilk fert Uthman. Bu adamın marifetleriyle daha sonraki bahislerde ilgileneceğiz.

Anne ve babasının kim olduğunu, nereden geldiğini, hatta gerçek isminin ne olduğunu bile bilmediğimiz bu şahsı, hiçbir zaman varolmamış olan "Türk Milleti"nin bir ferdi, hatta önderi olarak görmek için ya tarihten bîhaber, yahut TC tarihçisi olmak gerekir.

 

Bibliyografik kaynaklar
İnternet Kaynakları
İkonografik kaynaklar
Literatür
geri
devam